UNKNOWN THE SERİES

MERHABA…

NASILSINIZ?

Nazım Hikmet’in de dediği gibi “sende, ben, imkansızlığı seviyorum, fakat asla ümitsizliği değil…”
Yuan’nın, aşkını en güzel bu kelimeler anlatır.
Yuan’nın imkansız aşkı da küçüklüğünden bu yana abilik yapan, kardeşinden ayırmadan seven, aile olup canı pahasına koruyan Wei Qian. Kimsesiz bir çoçuğun halinden yine kimsesiz bir çocuk anlar Yuan’nında kurtarıcısı Wei Qian olmuştur 
Herkes kurtarıcısını sever ama Yuan kendisini kardeşi gibi gören abi dediği adama aşık olmuştur ve bu duyguların imkansızlığı altında eziliyordur. Büyüdükçe kendini ona ispatlama çabası ile dolup taşıyor kendisine baktığı gibi artık kendisi Wei Qian’na bakmak istiyordur. 
Wei Qian ise yol kenarında karnını doyurmaya başladığı bakıp büyüttüğü kardeşinin değişimini hayretle izliyordur. Ne kadar dillendirmekten kaçsada kardeşinin duygularını farketmeye başlamıştır kendince önlemler almaya çalıştıkça Yuan daha fazla kırılır ve kalbini susturamaz. 
Ne kadar kaçsalarda konuşmak zorunda oldukları şeyler vardır.
Yuan’na sorsanız anne babasız büyümek mi daha zor yoksa Wei Qian ile  bu konuşmayı yapmak mı,  hiç  düşünmeden konuşmayı yapmak derdi, reddedileceğini bile bile devam etti tek başına taşıyamadı duygularını ve sevdiği adamdan uzaklara gitmek zorunda kaldı.
Yaralarını sarıp kurdukları üç kişilik aileleri dağılıyordu, Wei Qian kardeşleri için yüzlerce kişiye karşı savaşacak güçteyken şu an çaresizdi, her zaman onlar için yaşadığı için, kendisi için bir şey istemek bile imkansız geliyordur ona.Korkuyordur, Yuan’nı kardeşten fazlası görmekten ama Wei Qian’nın bile kalbini susturamayacağı anlar gelecektir Yuan’nın gidişi kalbini altüst edecektir.
Yuan’nın aşkı imkansızlığı olura çevirebilirimi dersiniz?

SEVGİLER…
PEREYAAA…

Yorum Gönder

0 Yorumlar